text
stringlengths
0
9.37k
Memur Adaylarına Genel Yetenek Sınavı Süprizi Ekonomik krizin de etkisiyle devlet kadrolarına olan talebin artması üzerine KPSS sınavında bazı değişikliklere gitmeyi planlayan YÖK, çoktan seçmeli sınavın ardından memur adaylarını "solitaire", "mayın tarlası" gibi oyunları kapsayan bir de genel yetenek sınavından geçirmeye hazırlanıyor.
Her geçen yıl çoğalan aday sayısından ötürü seçim yapmanın gittikçe zorlaştığını belirten YÖK yetkilileri "Çoktan seçmeli sınav artık elemeler için yetersiz hale geldiğinden genel yetenek sınavı yapmak kaçınılmaz bir hal aldı bizler için. İnanın ki 0.1 puanla elenen memur adaylarını görünce mesleğimizden soğur hale geldik. Bu yüzden arkadaşlarla düşündük taşındık, memur adaylarını bir de "Solitaire", "Mayın Tarlası" gibi oyunları içeren bir genel yetenek sınavından geçirmeye karar verdik." diyerek yeni uygulama fikrinin nasıl doğduğu hakkında ipuçları verdiler.
Sınavın tam olarak nasıl olacağına henüz karar veremediklerini bildiren yetkililer "Solitaire zaten memurlar için yeterince eleyici olacaktır kanısındayız. On kere oynasanız bir kere ancak açılıyor fal... Mayın tarlasını ise adaylar bilgisayara karşı oynayacaklar. Bunların dışında adayların çay ısmarlatma ve iddaa kuponu doldurma becerisini ölçmek ya da bayan adaylara atkı ördürmek de şu an için tartıştığımız konular arasında" şeklinde açıklamalarda bulundular.
2010 KPSS'deki tek sürprizin bu olmadığını da vurgulayan yetkililer, "Özellikle 'Ankara memur şehri yaa' klişesine son vermek için önümüzdeki iki-üç sınav döneminde Ankara'ya memur kontenjanı açmamak da yine planlarımız dahilinde" diyerek, memur adaylarının kafasını hepten karıştırdılar.
ABD Dışişleri Bakanlığı: "Hangi parti bizim projemiz, kime kaç para verdik biz de tam bilemiyoruz..." Seçime az bir süre kala The Economist dergisindeki AKP'yi hedef alan makalenin ardından Başbakan Erdoğan'ın CHP'yi Amerikan projesi olmakla itham etmesi siyaset gündemine damgasını vurdu. Başbakanın suçlamalarına CHP kanadı, "Aynı dergi daha önce sizi desteklerken iyiydi ama" sözleriyle karşılık verirken, ABD Dışişleri Bakanlığı da bu sabah yaptığı açıklamayla tartışmaya dahil oldu. Açıklamada "Açıkçası epey bir süredir hangi parti bizim projemiz, kim bizim adamımız biz de tam bilemiyoruz" denirken, Türkiye siyasetini dizayn etme konusunda bir yerlerde ipin ucunun kaçtığı da açıklıkla ifade edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Toner, bu sabah Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısıyla, bir süredir Türkiye gündemini meşgul eden "Esas kim Amerikan projesi?" sorusuna açıklık getirmeye çalıştı. Konuşmasına, küresel bir süper güç olarak ABD'nin etki alanı içinde yer alan ülkelerdeki siyasi gelişmelere becerebildiğince yön vermeye çalışmasının doğal olduğunu belirterek başlayan Toner, "Ancak bu konuda maalesef düşünüldüğü kadar titiz bir çalışmamız yok" diyerek samimi itiraflarda bulundu.
"Bakın taa 2. Dünya Savaşı döneminde bir şeyler planlamışız, arşivlerde var hepsi. İşte şöyle parti kurduralım orda, böyle kukla lideri başa geçirelim... Ondan sonra onu bastırmak için ötekini, ötekini bastırmak için berikini derken sonunda hepsi birbirine girdi. Şimdi her ay hayvan gibi para çıkıyor bütçeden ama bunun kaç doları kime gidiyor hiç haberimiz yok. Darmadağın oldu bütün hesap. Biz de zaten bi ara toplanıp konuşmak istiyorduk. O yüzden iyi oldu şimdi bu konunun açıldığı..."
Kısıtlı bir kadroyla mucizeler yaratmaya çalışan bu ekibin doğal olarak bazı konularda eksik kaldığını dile getiren Toner, geçtiğimiz sene yaşanan talihsiz bir olayı da şu sözlerle anlattı:
"Biz ortada dönen paranın hesabını, kimi desteklediğimiz, kime komplo kurmaya çalıştığımız filan gibi mevzuları tamamen karıştırınca, bazı tatsız durumlar da yaşadık açıkçası. Oraya ödenek, buraya örtülü yardım derken sizinkiler sağolsun, arada Türkiye'nin Aralık ayında Rusya'ya ödeyeceği doğalgaz faturasını da bize geçirmişler. Bakın onun da makbuzu burada. Az para da değil yani. Geçen sene Aralık epey soğuk geçti çünkü sizin. O para ne olacak? Belli değil..."
Alacak-verecek meselesi halledilebilirse Türkiye Masası'nın tamamen lağvedilmesinin de gündeme geleceğini belirten Toner, açıklamalarına şu sözlerle son verdi: "Zaten artık bakıyoruz kim çıkışa geçmiş, kim düşüşte, ona göre yükselene destek veriyoruz. Otomatikman onun yükselişini de bizden biliyorlar böylece. Hayır, biz yapmadık desek de inanan olmaz bu saatten sonra. En azından kafamız rahat olur. Onun dışında inanın hiçbir şeyle uğraşacak halimiz yok şu an..."
İnternet Milyoneri Türk Gencinin İmrendiren Başarı Hikayesi Büyük ekonomik krizin yaralarını sarmaya çalışan Türk ekonomisinin krizden güçlenerek çıkan isimlerinden Ersin Özbükey, spam mailler ile başladığı iş hayatındaki serüvenini TÜSİAD aylık değerlendirme toplantısında anlatarak genç girişimcilerin ilham kaynağı oldu.
TÜSİAD Aylık Değerlendirme Toplantısı'nda söz alan Ersin Özbükey, her bireyinin servet ve refah içerisinde yaşadığı bir toplumun hayal olmadığını belirtti.
Henüz 23 yaşında bir öğrenci olarak nasıl 500 milyon doları aşan bir servete sahip olduğunu soran basın mensuplarını yanıtlayan Ersin Özbükey, işin sırrının fırsatları görüp doğru şekilde değerlendirmek olduğunun altını çizdi.
Sözlerine "Bundan 2 yıl önce ben de her üniversiteli gibi vaktimi internette geçiriyor, msn'de ve bilumum forum sitelerinde vakit öldürüyordum. Bir gün bir sitede 'Tıklayın ve 1000$ kazanın' şeklinde bir yazı gözüme çarptı. Tıkladım ve hayatım değişti." şeklinde devam eden Özbükey, doğru zamanda doğru yerde olmanın önemini de gözler önüne serdi.
"Kimlik bilgilerimi ve banka hesap numaramı girdikten birkaç saat sonra 1000 dolar hesabıma yatmıştı bile. İnanılmaz bir duyguydu bu, ilk paramı kazanmıştım. Artık site site geziyor; kâh soru bilerek, kâh adama barfiks çektirerek paraya para demiyordum..." diyerek başarı hikayesini anlatmaya devam eden Özbükey "Bir zaman sonra posta kutumda Microsoft'un servetini dağıttığı haberini okudum. Maili listemdeki 10000 kişiyle paylaştığımda, para su gibi akmaya başladı. Hala da o maillerden dolayı hesabıma para yatar." açıklaması ile de Microsoft ile yaptığı iş ortaklığından duyduğu memnuniyeti gizleyemedi.
Asıl voliyi ise Nijerya'dan vurduğunu belirten genç milyoner "Nijerya'nın devrik prensi Akela Tubutu, sahibi olduğu serveti dışarı çıkarabilmek için ortak arıyordu. Şansa bakın ki dünyadaki o kadar insan arasından beni bulup mail atmış. Hesap bilgilerim ve 20000 dolar karşılığında 100 milyon dolar teklif etti, ben de tabii ki kabul ettim. Bundan bir ay sonra, 100 milyon dolar hesabımdaydı." diyerek "dünyada keşfedilmemiş pazar kalmadı" önyargısını nasıl kırdığını ispat etti.
Halen internet girişimciliğine devam eden Türkiye'nin en genç milyoneri, artık gelen fırsat maillerine yetişemediği için 50 kişilik bir kadro çalıştırmaya başladığını ifade etti. Hayır işlerinden de geri kalmayan Özbükey, lösemili çocuklar, kanser hastaları ve depremzedeler için her gün binlerce kişiye mail forward etmeyi ihmal etmiyor.
Nijer Devlet Başkanı Ülkeyi Kat Karşılığı Müteahhite Verdi İç savaş, açlık, susuzluk, salgın hastalık derken gün geçtikçe kan kaybeden şirin Afrika ülkesi Nijer, yapılan yeni toprak reformuyla yönetimde köklü değişikliklere hazırlanıyor. Bu sabah imzalanan anlaşmayla ülkenin tamamını kat karşılığı olarak Bediroğlu İnşaat'a devreden Nijer yönetimi, satış ve kira gelirleriyle önemli bir ekonomik kaynak yaratmayı hedeflerken, daha kepçe vurulmadan dairelerin yarısının topraktan satılması da memnuniyetle karşılandı.
"Bundan sonra Nijer için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ülke olarak hapsolduğumuz bambudan yapılma evlerden havuzlu, alttan ısıtmalı, güvenlikli sitelere geçip rahat bir nefes alacağız. Kim bilir belki de içlerimizden bazıları apartman sıkıcılığına ve tek düzeliğine dayanamayıp panik atak olacak. Belki şehrin gürültüsünden uzaklaşmak isteyen insanlarımız ve daha önemlisi gürültü çıkaran bir şehrimiz olacak. Biliyorsunuz sonuçta inşaat lokomotif sektör. Burada inşaat başlamasıyla birlikte çimento fabrikası işleyecek, demirci bayram edecek, kumuydu, seramiğiydi, gider borusuydu, işçisiydi derken topyekün bir kalkınma söz konusu olacak..."
Müteahhit firmayla ufak tefek pürüzler dışında önemli konularda anlaşarak el sıkıştıklarını ifade eden Hasabu, "Ülkenin adını daha prezantabl bir şeyler yapma konusunda karşı taraftan gelen birtakım talepler var, onları değerlendiriyoruz. Nijer Konakları, Nijer Altınşehir, Nijer MyWorld gibi alternatifler üzerinde konuşuyoruz" derken, ulaşım ve altyapı sorunlarıyla ilgili bir soru karşısında ise moralinin bozulduğu gözlerden kaçmadı.
"Evet şimdilik ulaşım biraz sorunlu, açıkçası henüz projede belli bir yolu yok sitenin ama zaten ülke olarak bir süre bir yere ulaşmayı da düşünmüyoruz. Biz burada sadece bir site değil bir yaşam alanı inşa ediyoruz. İçinde çocuk parkından, terzisine her şey olacak. Dolayısıyla kimsenin bir yere gitmesi gerekmiyor. Biz geliriyle, gideriyle bu projeyi çok iyi etüt ettik. Mesela savunma giderlerimizi ülke sınırına koyacağımız bir güvenlik kulübesi ve iki güvenlik görevlisi ile yarı yarıya indireceğiz. Biraz da bunlar konuşulsun..."
Cep telefonunu çıkarıp hesap makinesi bölümünde çeşitli hesaplamalar yapan devlet başkanı, dünyada büyükelçilik bulundurabilecek güce sahip nerden bakılsa minumum 130- 140 ülke bulunduğunu, sırf bunların birer daire almasıyla bile ülke ekonomisinin ihya olacağını sözlerine ekledi.
DİE: "Türk Kadınlarının % 97'si Hep İyi Niyeti Yüzünden Kaybediyor" DİE (Devlet İstatistik Enstitüsü) tarafından açıklanan rakamlara göre "hep iyi niyeti yüzünden kaybeden" Türk kadınlarının sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 1 puan artarak %97'ye yükseldi.
Yine aynı rapora göre Türk kadınlarının %94'ünün tek kusurları fazla dürüst olmaları ve diğer Türk kadınları gibi rol yapmayı bilmemeleri. Geri kalan %6'lık kısmın ise herhangi bir kusuru bulunmuyor.
Beklenen Kül Bulutu İçin Hazırlıklar Tüm Hızıyla Sürüyor Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, İzlanda'daki Ejtayullujviijli yanardağının patlamasının ardından oluşan volkanik kül bulutunun, haftanın ortalarına doğru Kapıkule Sınır Kapısı'ndan yurda giriş yapmasının beklendiğini duyurdu. Bulutun geliş haberi özellikle Edirne'de tatlı bir heyecan yaratırken, ildeki tüm resmi makamlar ve halk, karşılama hazırlıkları için seferber olmuş durumda.
Oturumdan ayrıca kül bulutu ile ilgili başka bir şeyler yapılması gerekip gerekmediğini belirlemek için bir komisyon kurulması kararı çıktı. Önümüzdeki ay toplanması planlanan komisyonun ilk raporunu 2012 başlarına doğru Meclis'e sunması bekleniyor
Esnafla Kısa Sürede Senli Benli Olan Genç Üniversite Öğrencisi, Taşak Oğlanı Olduğunun Henüz Farkında Değil Geçen sene taşındığı Beşiktaş semtinde kısa sürede esnafla sıcak ilişkiler kurmasını bilen Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Bölümü 2. sınıf öğrencisi Mert Pekcan (21), bu sabah öğrenci evinde düzenlediği basın toplantısında "Onlar da gerçekten benim gibi mi hissediyor, yoksa inceden taşak mı geçiyorlar" sorusuna yanıt aradı. Medyanın yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, "onlarla aynı, ama onların biraz daha okumuşu" gibi görünmek için yoğun bir çaba gösterdiğini belirten Pekcan, esnafın "Mektep" ve "Mektebe gitmek" kavramlarına olumlu yaklaşımından duyduğu mutluluğu da dile getirdi. Toplantıda okuldaki ilk senesini yurtta geçirdikten sonra, bölümden tanıştığı iki kafa elemanla beraber Beşiktaş'ta ev tutmaya karar vermeleri ve halen kalmakta oldukları giriş kat, yaz-kış rutubetli ve tahminen altıgen planlı daireyi tutmalarıyla neticelenen süreci özetleyen Mert Pekcan, eve çıkma niyetindeki öğrencilere de önemli tavsiyelerde bulundu. Bir eve çıkarken evin konumu ve genel durumu dışında en çok dikkat edilmesi gereken şeylerden birinin, mahalleli ve esnafla iyi ilişkiler kurmak olduğunu önemle vurgulayan Pekcan, "Öncelikle evin en yakınında ve tercihen yaşlarınız arasında uçurum bulunmayan Tekel bayii, bakkal gibi mekanları dikkatle tespit edip, oralara ağırlık vermek gerekiyor. Bu ilk mekandaki muhabbetiniz, sonradan diğer esnafla kuracağınız samimiyet için de size bi nevi referans oluyor" dedi. Abbasağa mahallesindeki iki oda bir salon evi halen bölümden iki arkadaşı ve ilginçlik olsun diye aldığı evcil iguanası Hayrettin ile paylaşan Pekcan, mahalleye taşındıktan sonra ilk tanıştığı kişinin karşı bakkal Yılmaz Abi olduğunu belirtirken, "Yılmaz Abi halen temel ihtiyaçlarımı karşılaması ve en azından ufak meblağlar için veresiye alışveriş yapmama müsaade etmesinin yanında, yüklü alışverişler için ise Migros, Carrefour gibi büyük marketlere gitmeme ses çıkarmayarak da büyüklük gösteriyor" şeklinde konuştu. Mahallede tanınmaya başladıktan bir süre sonra onu benimseyen esnafın, kendisine "Delikanlı", "Yakışıklı", "Canavar", "Hacı" gibi lakaplar taktığını ifade eden Mert Pekcan, "Açıklamak gerekir mi bilmem ama bu işleri pek bilmeyen arkadaşlar vardır belki: Bu lakap takma hadisesi, esnaf arasında dostluk, samimiyet ve karşılıklı saygı işaretidir. İlk defa eve çıkacak olan arkadaşların bu tip şeyleri ıskalamaması lazım." derken, mahalleye entegrasyon sürecinde futbol, siyaset ve karı kız muhabbetinin önemine de değindi. Hayatının ilk gerçek karı kız muhabbetlerini esnaf ortamında yaptığını söyleyen Pekcan, "Daha önce olmadı değil, lisede ortaokulda da oldu muhabbetler ama buradaki onunla kıyaslanamaz bile... Yeri geliyor onların beraber olduğu kadınlar hakkında, yeri geliyor sokaktan geçen biriyle alakalı, zaman zaman benim kendi kız arkadaşımın ve hatta kız arkadaşımın kız arkadaşlarının dahi muhabbetini yaptığımız oluyor." sözleriyle mahalle esnafı arasında tesis edilmiş olan demokratik, açık fikirli ve hoşgörülü ortama dikkat çekti. Okumuş ve kendini geliştirmiş bir birey olmasının kendisini kesinlikle onlardan daha üstün bir konuma getirmediğinin altını çizen Pekcan, "Esnafın bu konuda bir hassasiyeti var, sırf okuduğum için fazladan bir saygı görmediğimi söylersem yalan olur. Mesela İddaa bayimiz Fatih Abi'yle bazı konuları tartışırken ben ne zaman Durkheim'dan, Heidegger'den örnekler versem, diğer dükkan sahipleri de gelip sohbete katılıyor. Yüzlerinde sımsıcak gülümsemeler ve, 'Eee mektepli adamın hali başka tabi', 'Canavar ne zaman mektebe götürüyorsun bizi', 'Bi gün de biz seni bırakırız mektebe Cengaver' gibi cümlelerle kendilerini ifade ediyorlar." derken, bu isteklere karşı yakın zamanda bölüm başkanıyla konuştuğunun ve önümüzdeki dönem içerisinde esnafın da katılabileceği bir workshop düzenleme fikrinin ortaya atıldığının da müjdesini verdi. Mahalle ortamında ilk ilişkilerin yapıcı bir atmosferde kurulmasının önemine de değinen Mert Pekcan, "İguanam Hayrettin hastalandığı zaman, böyle bir ortam yakalandı. Ben onu veterinere götürüp getirirken sokakta karşılaştığımızda 'Bu ne?', 'Nereye götürüyorsun bunu?', 'Niye?' gibi sorularla ilgilerini dile getirdiler. Hayrettin'in iyileşme sürecine girmesinin ardından onlarla bu güzel haberi paylaştığımda ise, "Allah iyilik versin", "Kurbana kadar iyi bak haa canavara" gibi güzel temennilerini eksik etmediler. İlk diyaloglar o şekilde başladı işte... O dönem, esnafla ilişkilerimde bir milat oldu diyebilirim." derken, bunu sonradan uzun saçlarının manasını ve satanizme olan bakışını izah ettiği öğretici bir sürecin takip ettiğine de değindi. Mahalledeki son haftalarda esnaftan gelen "birlikte dışarı çıkmak", "ortamlara takılmak", "okuldaki kızlarla, diğer arkadaşlarımla, bir yere gidip medenice bir şeyler içmek" gibi tekliflere de değinen Pekcan, "Mesela daha dün gece bölümden bir arkadaşım aradı, Melikelerle filan oturuyorlarmış, kalk gel dediler. Biz de o sırada bizim evde Arif Abi'yle muhabbet ediyorduk, atladık gittik Taksim'de yanlarına... Böyle şeyler olabiliyor yani..." sözleriyle, samimiyet ve karşılıklı saygının, her yerde olduğu gibi mahallede de sağlıklı arkadaşlıkların temeli olduğunun altını çizdi. "Gerçi orada bir takım yanlış anlaşılmalar oldu. Arif Abi, samimiyetinin göstergesi olarak Seda'nın yanağından makas alınca bir takım gerginlikler yaşandı. Kızlar erken kalktılar ama biz Arif Abi'yle uzunca bir süre takıldık. Sonradan özür dilemek için benden Seda'nın numarasını da istedi. Kız telefonu açmayınca yüzünün ne hale geldiğini görmeliydiniz. Hatta Arif Abi şu an halen içerde, odada uyuyor. Ve ben biliyorum ki, bi durum olsa eğer kendisinin evde eşiyle bir takım sorunları olmasa ben de hiçbir şey demeden kapısını çalıp onda kalabilirim. Bu tip şeylerin lafının olmayacağı, harbi dostluklardan bahsediyorum..." diyen genç makina mühendisi adayı, ev arkadaşlarının kendisinin esnafla olan yakınlığını çekemediğinden de dert yandı. "Kimse kimseye kendi asosyalliğinin, halka tepeden bakan, fildişi kulelerindeki elitist tavırlarının günahını yüklemeye kalkmasın. Bazıları insanlarla nasıl diyalog kurulacağını bilmiyor diye bu benim ot gibi yaşamamı gerektirmiyor. Bu millet neyin ne olduğunun çok iyi farkında." şeklinde konuşan Pekcan, bakkaldan gelen telefonun ardından yeni gelen kolileri indirmeye yardım etmek için toplantıyı aceleyle bitirdi.
Tekel Skandalı Büyüyor: İşçilere Yıllarca Her Ay Düzenli Olarak Para Ödendiği Ortaya Çıktı! Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "72 milyonun hakkını düşünmeliyiz" açıklamalarının ardından gözlerin çevrildiği Tekel'de yeni bir skandal daha patlak verdi. Maliye müfettişlerinin titiz çalışması sonucu ortaya çıkan ürkütücü tablo, Tekel işçilerinin hesabına devletin kasasından yıllardır her ay düzenli olarak para aktarıldığını gösteriyor.